BirGün
9 Eylül 2012
Geçen gün bir arkadaşım anlattı, ATM’lerin önünde sıraya girmek istemiş. Birine yanaşmış ama yanındaki teyze “Sıradayım,” deyip yolunu kesmiş. O böyle deyince bizimki çekilip öbür makinaya doğru yönelmiş. Ama teyze hızlı bir vücut çalımıyla yine önüne geçmiş ve “Burada da sıradayım,” demiş.
9 Eylül 2012
Geçen gün bir arkadaşım anlattı, ATM’lerin önünde sıraya girmek istemiş. Birine yanaşmış ama yanındaki teyze “Sıradayım,” deyip yolunu kesmiş. O böyle deyince bizimki çekilip öbür makinaya doğru yönelmiş. Ama teyze hızlı bir vücut çalımıyla yine önüne geçmiş ve “Burada da sıradayım,” demiş.
“Bu kadar
kararlıysa, pek şansım yok diye düşünüp yol verdim,” dedi arkadaşım. “Aynı anda
iki ayrı yerde olamayacağını söyleyebilirdin,” dedim ben de öğretmen sesimle.
Fakat biraz
konuştuktan sonra bunun ancak bizim gibi sıradan insanları bağlayan bir kanun
olabileceğine karar verdik. Bu hikayedeki teyze ve hayatta kalma becerisine
sahip diğerleri bambaşka yasalara göre işliyorlardı. Onlar bütün olasılıkların
peşindeydiler. Hem de aynı anda.
Gözümün önüne
senelerce önce bir gazetenin arka sayfasında gördüğüm bir fotoğraf geldi. Siyah
beyaz bu karede, iki elinde pazar torbaları olan yaşlıca başörtülü bir kadın
Beşiktaş’tan Üsküdar’a giden motorlardan birine doğru atlıyordu. Motor sahilden
iyice uzaklaşmıştı. Teyze motorla iskele arasında havadaydı. Suratında kararlı
bir ifade vardı. Bacakları gergin, sırtı düzdü. Elindeki torbalar kanat görevi
görecek şekilde iki yana açılmıştı. Dengesi şaşırtıcı derecede mükemmeldi. Olanaksız
gibi görünse bile, sağ salim motora ineceği havadaki duruşundan belliydi.
“Kuantum
teyzeler,” diye mırıldandım kendi kendime. Arkadaşım gülmeye başladı. “Gülme,”
dedim, “onlar başka bir boyutta, anlamıyorsun.”
Sıralarda önünüze
geçmeye çalışan, otobüste üzerinizi düzeltmek için poponuzu koltuktan
kaldırdığınız anda yerinize çöreklenen ya da çantasını ve pazar torbasını
teklifsizce kucağınıza bırakıveren bu kadınları bilirsiniz. İlk anda itici
göründüklerini biliyorum. Ben de çoğu kez onlara tahammül edemiyorum.
Fakat biraz
dikkatli bakarsanız, her gün sokaklarda rastlayabileceğiniz bu kadınların
aslında süper güçlerle donanmış olduğunu fark edeceksiniz. Kimi görünmez olup
resmi binaların kapısından süzülebiliyor, kimi bu hikayedeki teyze gibi aynı
anda iki ayrı yerde olabiliyor, kimi ise aşılmaz gibi görünen mesafeleri kısa
sürede kat edebiliyor.
Belli ki bunlar, İstanbul’da
hayatta kalmayı başarmış üstün becerileri olan insanlar.
Mesela
Avcılar’dan kalkıp Sarıyer’deki kaynını görmeye gelen ve aynı gün içinde geri
dönmeye teşebbüs eden kadın, olsa olsa zamanı büküyordur diye düşünüyorum.
Bükmese de güzelce katlayıp kenara falan koyuyordur, ne bileyim! Ben İstanbul
standartlarında iki adım sayılacak okul yolunu gidip gelirken helak olduğuma
göre, bu dünyada tanımlı uzay-zaman ilişkilerini bozup değiştirmeden o kadar
mesafeyi aşmak ancak böyle mümkün olabilir.
Bu bir şey mi?
Daha neler var! Mesela Beşiktaş Halk Pazarı’nda domates tezgahında önümde duran
ve aynı anda iki leğeni birden doldurabilen kadın sekiz kollu olabilir mi? Bakıyorum.
O kadar hızlı hareket ediyor ki, sayamıyorum. Bu arada kadın üçüncü leğene
geçiyor. Benim böyle bir rekabette şansım yok. Ağlayarak eve dönmek istiyorum.
Peki ya, 250 gram
kıyma ile bir kilo köfte yapıp yedi çocuğunu doyuran anneye ne demeli? Hiç bir
şey yoktan var olmaz diyen Yunan filozofları halt etmiş. Bal gibi oluyor işte. Üstelik
bence süper güçlerin en şahanesi bu. Buyrun, buradan yiyin! Karşınızda,
köfteleri çoğaltma mucizesi. İstanbul’un yoksul semtlerinde her gün yeniden gerçekleşiyor.
Sonuçta Kuantum
Teyzeler hep yakınlarda bir yerde. Olağanüstü becerilere sahip bu kadınlar her
köşede karşımıza çıkabiliyor. Onlar nesiller boyu elenerek hayatta kalmış
nadide bir cinsin örneklerini oluşturuyorlar.
ATM sırasında
beklerken arkadaşımın önüne dikilen kadın bunlardan biri miydi bilmiyorum.
Belki de sadece sinir bozucu bir şahıstı. Ama ya öyle değilse? İşte buna dikkat
etmek lazım. Yoksa gündüz gözü şehrin göbeğinde kendinizi bir süper kahramanla
çarpışırken bulabilirsiniz. Yazık olur gençliğinize.