Tuesday, December 08, 2009
KUMKURDU: İNSANLAR, BABALAR VE DİĞER TUHAF HAYVANLAR ÜZERİNE BİR KİTAP
BirGün/ 15:56 08 Kasım 2009
Yeğenim Defne sadece beş yaşında. Kendisine kitap okunmasını çok seviyor ve okumayı öğreneceği günü iple çekiyor. Yaşgününde Åsa Lind’in kitaplarını aldım: ‘Kumkurdu,’ ‘Daha Fazla Kumkurdu,’ ‘Daha da Fazla Kumkurdu.’ Ona kitap hediye edildiğinde hep yaptığı gibi yine içtenlikle sevindi ve hemen okumaya başlamamızı istedi. Doğumgünü konukları yastıkların üzerinde zıplayıp çığlıklar atarken, biz kitaba daldık ve Kumkurdu’yla böylece tanışmış olduk. O zamandan beri annesiyle onları o kadar çok okumuşlar ki, sonunda hepsini ezberlemişler. Defne kitapların topu topu üç tane olduğunu öğrenince önce çok üzülmüş. Sonra şu aralar âdeti olduğu üzre kalem kağıda sarılıp mektup yazmaya oturmuş. Yazdığı mektupları ancak kendisi okuyabildiği için, burada annesine yazdırdığı ikinci mektubu alıntılıyorum: “Sevgili Åsa Lind, Kumkurdu hikâyelerim bitti. Lütfen devamını yazar mısın?”
İşte okuyucu diye ben buna derim! Bir süre önce, önüne ne gelirse okuyan ‘aslan okuyucu’larla, kolay beğenmeyen ‘kurt okuyucu’lara dair bir yazı yazmıştım. Ama şimdi onların kıymeti kalmadı artık. En sevdiğim okuyucu, Defne gibi ne istediğini bilen ‘yavrukurt okuyucu.’
Kumkurdu serisi konusunda yeğenime kesinlikle hak veriyorum. Åsa Lind, gerçekten boynuna sarılıp ‘lütfen, biraz daha yaz’ diye yalvarmak isteyeceğimiz yazarlardan biri. (Bu lüksün sadece çocuklara tanınması ne kötü! Sizi bilmiyorum ama, benim aklıma böyle taleplerle yıpratmak istediğim bir iki yazar geliyor.) İsveçli yazar, uzun süredir okuduğum en güzel çocuk kitaplarını yazıyor. Kumkurdu serisi, çocuklara felsefenin temel meselelerini tanıtmak, ya da belki de zaten kafa yordukları sorulara yanıt verebilmek için yazılmış.
Deniz kıyısında bir evde yaşayan meraklı ve oyuncu Zackarina’nın bir gün sahilde gözleri altın ışıltılarla yanan bilge Kumkurdu ile karşılaşmasıyla başlayan hikayeler; varlık, zaman, sonsuzluk gibi konular üzerine diyaloglarla besleniyor ve çocukları düşüncede bir yolculuğa davet ediyor.
Fakat ben en çok, Kumkurdu kitaplarının yetişkinlere tatlı tatlı kafa tutan, onları daha dolambaçsız ilişkilere çağıran tonunu seviyorum. Üstelik kitapların bu iki meselesi, hiç de birbirinden ayrıymış gibi görünmüyor. Lind, modern hayatın getirdiği yabancılaşmayı hemen her zaman Zacharina’nın evrene dair sorduğu soruların içine yerleştirerek sunuyor ve eleştiriyor. Mesela, hep meşgul olduğu için kendisine zaman ayıramayan babasına içerleyen Zackarina, hıncını mutfak saatinden almaya karar verince, Kumkurdu, zamanın saatle ilgili olmadığını, aslında kimsenin hükmedemeyeceği bir şey olduğunu söylüyor ona:
»Zaman gerçekten de dediğin gibi mi? dedi. O kadar büyük mü yani?
»Kesinlikle, dedi Kumkurdu. O kadar büyük ki sonunu görmezsin. Başını da. Evet, hiç değilse buradan.
»O zaman, zaman kıtlığı diye bir şey yok? dedi Zackarina.
Kumkurdu binlerce inci dişleriyle bembeyaz güldü.
»Zaman, dedi. Zaman hiç de az değil...
Bunun üzerine, Zackarina mutfak saatini kuma gömmekten vazgeçiyor ve “gözleri gazeteye yapışık” dolaşan babasından kendisi için biraz daha fazla zaman talep ediyor.
Kitabın yetişkinler için de çocuklar için de öğretici bir yanı var. Ancak bu hiç bir zaman sıkıcı bir bilmişliğe dönüşmüyor. Tam tersine, Åsa Lind kitabının öğretici yanını, öğretmence bir mesafe koymadan korumayı başarmış. O da bir zamanlar çocuk olduğunu unutmayanlardan olsa gerek. Kumkurdu kitaplarının en hoş taraflarından biri, hiç bir yapmacığı olmayan çocuksu ve samimi bir dille yazılmış olmaları. Bu dil ve onun aracılık ettiği bakış açısı sayesinde, Åsa Lind yetişkinler dünyasına kadar uzanıyor ve onları çocuklarıyla kurdukları ilişkiye dair düşünmeye zorluyor.
Kumkurdu, yalnızca sonsuzluğa ve zamana ilişkin değil, “insanlara, babalara ve diğer tuhaf hayvanlara” dair düşünen bir kitap. Onun için yetişkinler tarafından da okunmayı hak ediyor.
NOT: Defne, Kitap Fuarı’nda Åsa Lind’le tanıştı ve mektubunu ona verdi. Merak içinde bekliyoruz. Bakalım ‘Daha daha Fazla Kumkurdu’ yazılacak mı?
No comments:
Post a Comment