Tuesday, November 20, 2012

“Ah Bartleby! Ah insanlık!”

-->
BirGün
18 Kasım 2012

Hermann Melville’in “Kâtip Bartleby” adlı hikâyesi, on dokuzuncu yüzyılın sonunda New York’taki bir hukuk bürosunun ofis işlerini yapan garip bir adamı anlatır. Temize çekilmesi ya da kopyalanması gereken resmi yazılar ve üst üste yığılan evraklar arasında sessizce oturan bir kâtiptir Bartleby.

Bu öyküde Melville, Wall Street’in yüzyılın başındaki karanlık atmosferini çok başarılı bir şekilde aktarır. Bartleby’nin erken kapitalizmin kurbanlarından biri olduğunu düşünürüz. Ancak bir Dickens karakteri değildir o. Kendisini bir kurban olarak görmemize izin vermeyecektir. Aksine etrafını saran bunaltıcı dünyaya iştirak etmemek konusunda inatçı bir kararlılık gösterecektir. Hikâye boyunca istemediği şeyleri bertaraf etmek için tekrar ettiği “Yapmamayı tercih ederim” lafı tam da bu kararlılığın ifadesidir.

Öykünün sonunda Melville, edebiyat tarihin sıradışı kahramanlarından biri olan Bartleby’nin geçmişine dair bir ipucu verir bize.
Bartleby, bir zamanlar Sahipsiz Mektuplar Dairesi’nde çalışmıştır. Kimsenin istemediği mektupları okumuş ve sonra imha edilmelerini sağlamıştır. Bu mektupların içinden çıkan ufak tefek özel eşyayı ayıklarken, nice insanlık hallerini görüp iç geçirmiştir belli ki.

Sahipsiz Mektuplar Dairesi karanlık bir yerdir. Böyle bir yerin varlığı bile, insanoğlunun çabalarının boşa gittiğini, aslında her şeyin anlamsız olduğunu anlatır gibidir. Artık hayatta olmayan insanların umutla güldükleri eski fotoğraflara bakarken kapıldığımız hissi hatırlatır bize. Zarfların içinden çıkan yüzükleri, kol düğmelerini takanlar, birbirlerine aşk dolu satırlar yollayanlar, pusulalar gönderenler nerededirler şimdi?

Sahipsiz Mektuplar Dairesi’ndeki mektuplar özlenen insanların eline geçmemiş, pusulalar yerine ulaşmamıştır. Bir mesaj varsa eğer o kaybolmuş, yolda yitip gitmiştir.

Melville’in öyküsünün tümü etkileyicidir. Ancak Bartleby ile ilgili bu son detay, yani Sahipsiz Mektuplar Dairesi’nde çalışan bu garip adamın öyküye damgasını vuran son görüntüsü, onun sahipsiz mektupların üzerine eğilmiş çelimsiz bedeni, anlatıcıyı olduğu gibi okuyucu da yerine mıhlar.

İnsanlığın hikâyesi bu mudur? Hayat, yerine ulaşmayan haberlerden ve netice alınamayan çabalardan mı ibarettir?

“Ah Bartleby! Ah insanlık!” diye bitirir Melville hikâyesini. Bu serzenişin içinde, o vakte kadar gündelik hayatın işleyişinden başka hiçbir şeyi önemsememiş olan anlatıcının insanlık durumuna dair tespiti vardır. Tek bir kişiyi bile kapıldığı girdaptan kurtarmaya gücü yetmemiş birinin, bütün bir insanlığın acıları karşısında eğilişi ve bunun getirdiği çaresizliği kabullenişi vardır.

Hâlâ devam eden açlık grevleri yüzünden, Bartleby’yi her zamankinden çok daha sık düşünür oldum. Grevcilerin sessiz direnişi ve geri adım atmamak konusundaki kararlılığı, insanı başka bir şey düşünmekten ya da yazmaktan alıkoyuyor. Ancak günler ilerledikçe endişe de artıyor. Biz dışarıdakiler açlık grevleriyle ilgili bütün çabalarımızın, içeridekilerin sesini duyurmak konusundaki teşebbüslerimizin boşa gittiğinden korkar oluyoruz. Bu ikincisi bana, Sahipsiz Mektuplar Dairesi’nin yaydığı umutsuzluğu hatırlatıyor. Mesajların yerini bulmadığını, çağrıların muhataplarına bir türlü ulaşmadığını düşünüyorum.

Gözümün önüne hep sahipsiz mektupların üzerine eğilmiş Bartleby’nin kambur gölgesi geliyor.

Açlık grevindekiler, Bartleby’nin durduğu yerden konuşuyorlar. Onlar da, bütün kurumları ve araçlarıyla üzerlerine gelen sisteme aynı cevabı veriyorlar: “Yapmamayı tercih ederim.”

Bu basit ama etkili yanıtın gücünü anlıyorum. Ama bazen dünyanın karanlığı üzerime çöküyor. Bütün bunların, insanlık durumuna, eşitsizliklere, adaletsizliklere, yanlışlıklara bir çözüm olup olamayacağını sorarken buluyorum kendimi. Bu yolda kim bilir daha ne kayıplar vereceğimizi düşünüp karamsarlığa kapılıyorum.

İşte o zaman, Melville’in öyküsünün anlatıcısı olan avukatın sesi kulaklarımda çınlıyor: “Ah Bartleby! Ah insanlık!”

Not. Bunun açlık grevleri için yazdığım son yazı olacağını ummuştum. Hakikaten de öyle oldu. Yazının basıldığı günün grevlerin sona erdiği açıklandı.

No comments: