Monday, August 06, 2012

Cehennem

BirGün
5 Ağustos 2012


“Faust” denince herkesin aklına önce Goethe gelir, ama ben Christopher Marlowe’un oyununu biraz daha fazla severim. Bunda kendini pek akıllı zanneden Faust’un şeytana pabucunu ters giydirmeye çalıştığı sahnenin büyük payı vardır.

Muhteris bir adam olan Faust arzu ettiği her şeye sahip olabileceğine inanmak ister. Bu isteğin şeytani bir tarafı olduğunun bal gibi farkındadır. Peki ya karşısında durup ona bütün dünyayı vaat eden kişi gerçekten şeytan mıdır? İşte bundan bir türlü emin olamaz. Bunun üzerine Mefisto’yu sorguya çekmeye kalkar. Ona der ki, “Senin yerin cehennemdir, nasıl oldu da başka bir yere gidebildin?”

Mefisto’nun cevabı unutulacak gibi değildir. Şöyle der Faust’a: “Ne ben cehennemden çıktım, ne de burası başka bir yerdir.”

Faust kendi şeytani arzusu ile cehennemi ayağına getirdiğinin farkında değildir. Mefisto cehennemden çıkmamıştır, aksine Faust açgözlülüğü ile kendi ateşini tutuşturmuştur. Bu soruyu sorarken bile istimi almış, iktidar ve zevk içinde yaşayacağı bir dünyanın parıltısına çoktan kapılmıştır. Duyduğu şeyin anlamını kavrayamaz.

Oysa biz okuyucular, Mefisto’nun ne demek istediğini hemen anlarız. Cehennem dediğimiz şey öyle uzakta, olası bir gelecekte falan değildir. Cehennem burada, hemen yanı başımızda beklemektedir. Aslında onu kendi ellerimizle yaratırız. Kötülüğe dahil olduğumuz her anda, haksızlığa göz yumduğumuz her durumda, hırs ve açgözlülükle ile davrandığımız her olayda dünya biraz daha kararır ve cehennemleşir.

Malatya Doğanşehir'de Alevilerin yaşadığı bölgede ısrarla ramazan davulu çalan ve bu konuda çıkan tartışmanın ardından kimi ailelerin evlerini taşlayan, ahırlarını yakan saldırganları izlerken bunları düşündüm. Kendilerine benzemeyeni yok etmeye kalkan bu insanlar, cehennemi buraya çağırdıklarının farkında bile değildi. Nefret ve öfkeden oluşan bir ateşe habire odun atıp duruyorlardı. Bilmiyorlardı ki, besledikleri bu ateş cehennemin ta kendisidir.
 
Malatya’da komşularını yakmaya kalkanların yüreğinde cehennem korkusu var mıdır bilmem. Ama onlara Pir Sultan Abdal’ın bu sözlerini hatırlatmak isterim.

Pir Sultan Abdal’ım sözlerim haktır
Hakk diyen kullardan hiç şüphem yoktur
Cehennemde ateş olmaz nar yoktur
Herkes ateşini bile götürür

Cehennem tam da böyle bir şeydir. Kötülükle beslenen bir ağız, kardeşlerin birbirine ihaneti ile büyüyen bir ateştir o. Ve burada hemen yanı başımızdadır.

Ta Habil’le Kabil’den beri.

1 comment:

brownian said...

Dusunce eksikligi ile carpik inanc birlesince her bir insan durdurulamaz, laftan anlamaz bir seytana donusebiliyor. Madem devlet insani koruyamiyor, insanin istedigi yerde yasayabilme en azindan komsusunu secebilme ozgurlugu olmali. Ama durum hic de oyle degil, ekonomik seviyesine gore siniflara ayrilmisiz, konservatif iktidar da bir taraftan aile degerleri deyip kadinlar ve erkekleri bol cocuklu derin aile baglariyla birbirine baglayabilme cabasinda. Atesini kendisiyle tasiyan iktidar mantigina gore birey onemsiz, onemli olan cogalmak ve aile olmak, kadinlarin cocuk bakmasi, herkesin ekonomik seviyesine gore bahtina ne duserse onu yasamasi.