Monday, June 21, 2010

Timşel



BirGün
21 Haziran 2010

Aynı konuda iki yazı yazılır mı? Neden olmasın? (Galiba bununla beraber üç oluyor, ama neyse. Aritmetik hiç bir zaman kuvvetli tarafım olmamıştır.)

Geçen hafta Habil’le Kabil’in hikayesini yazmıştım. Bu bana Steinbeck’in ‘Cennetin Doğusu’ adlı romanındaki bir tartışmayı hatırlattı. Romanın sonuna doğru Adam, Samuel ve Çinli uşak Lee bu hikayeyi tartışırlar. Tanrı’nın Kabil’e kötülüğe egemen olacağı yolunda bir söz verip vermediği üzerine kafa yorarlar.

Lee bu öyküden çok etkilenmiştir. İncil’deki açıklama onu tatmin etmez. Tanrı Kabil’e şöyle demektedir orada: “Elbette, eğer iyi davranırsan, yüzünü kaldırırsın; eğer kötü davranırsan, günah kapıda durur ve onun arzuları sana yönelir, ama sen ona egemen olacaksın.” Buradaki “sen ona egemen olacaksın” lafı ilgisini çeker, çünkü bu Kabil’e kötülüğün üstesinden geleceği yolunda bir teminat verildiği anlamına gelmektedir.

Bunun üzerine Tevrat’a başvurur Lee. Tevrat’ta bunun için başka bir ifade yer almaktadır. İbranice’deki ‘timşel’ sözcüğü bir kesinlikten çok bir olasılığa işaret eder. ‘Timşel,’ ‘yapabilirsin’ demektir. Yani kötülüğe egemen olabilirsin. Eğer istersen. Lee, seçimi tamamen insana bıraktığı için, bunun dünyanın belki de en önemli sözcüğü olduğunu söyler. İnsanın önünde iyiliğin yolunu açmaktadır çünkü.

“Milyonlarca inanmış insan ‘egemen ol’ buyruğuna uyuyor ve bütün ağırlıklarını itaat etme üzerine veriyorlar; milyonlarca başka inanan da o an ‘egemen olacaksın’ sözündeki yazgıya inanıyorlar ve yaptıkları hiçbir şeyin, yazgının akışını durduramayacağını sanıyorlar. Ama insanı yücelten ve tanrıların katına çıkaran ‘yapabilirsin’ sözcüğüdür, çünkü o güçsüzlüğü, kirlenmişliği içinde, kardeş katili olma durumunda, önemli bir seçim yapmak zorunda kalır. Yolunu seçebilir, bu yolu aşmak için savaşabilir ve yenebilir.”

Steinbeck, Habil ve Kabil’in hikayesini romanının eksenine koyarak, bize kötülüğün doğasına dair önemli bir şey söyler: kötülük de iyilik gibi özgürlükten beslenir. ‘Yapabilirsin’ demek aynı zamanda ‘yapmayabilirsin’ anlamına da gelir çünkü. Belki de tam bu nedenle, bilerek ve isteyerek kötülüğü seçen bir karakteri de romana dahil eder, Steinbeck. Bu hikayenin Habil ve Kabil’i olan ikizlerin annesi Kate’in kötü olmak için hiç bir sebebi yoktur. O sadece vicdanının kapılarını sımsıkı kapatmış, iyiliğe sırt çevirmeyi tercih etmiştir. Yapmayabileceğini bilir ve yapmaz.

İyiliğe gelince, evet bir söz verilmiştir. Ama verilen söz iradeyi dışlamaz. Bir olasılığın sözüdür bu. Daha iyi bir dünya yaratabileceğimizin garantisi değildir belki, ama umudu terketmemek için bir gerekçedir. Belki çok çaba gerekecektir. Belki daha bir çok insanın kan, ter ve gözyaşı dökmesi lâzım gelecektir. Ama kötülüğe egemen olmak mümkündür.

2009 senesinin Ocak ayında, Gazze Şeridi’ne giren İsrail tanklarının ateşinde hayatını kaybeden ilk kişinin Filistinli bir çocuk olduğunu okuduğumu hatırlıyorum. Bundan kısa bir süre sonra da Internet’te dolaşan bir video geçti elime. Vaktinden önce büyümek zorunda kalmış küçük kavruk bir kız çocuğu, yıkılan evinin duvarlarını, paramparça olmuş oyuncaklarını göstererek konuşuyor da konuşuyordu.

İnsanın içini dağlayan bir manzaraydı bu. Aylarca aklımdan çıkmadı. Yıkıntıları göstererek, “Şimdi buraları kim temizleyecek? Oyuncaklarımı kim onaracak?’ diye soran o çocuğun çaresizliğini unutmak mümkün değildi.

İsrail hükümeti, üç yıldır Gazze'ye uygulanan ekonomik ambargonun sebebini açıklamayı reddiyor. Geçenlerde, İsrailli insan hakları örgütlerinden Gisha, bilgi edinme hakkı çerçevesinde mahkemeye yaptığı başvuruda Gazze'ye sokulmayan malların listesi ve sebeplerinin izahını istedi. Mahkeme de başvuru üzerine hükümetten izahat istedi. Ancak Netanyahu hükümeti mahkemenin bu yöndeki talebini reddetmeyi tercih etti.

İsrail’in Gazze’ye sokulmasını istemediği şeyler arasında oyuncakların da olduğunu okuyunca, o kız çocuğu yeniden aklıma düştü. Parçalanmış oyuncaklarının arasında kendisi de kırık bir bebek gibi oturan o çocuk, acaba şimdi neyle oynuyordur? Boş kovanlar ve sağa sola saçılmış şarapnel parçalarıyla mı?

İsrail hükümetine Tevrat’taki o sözü hatırlatmak istiyorum. Bu böyle devam etmek zorunda değil. Aksi de mümkün. Yapabilirler. Timşel.

No comments: