
Salinger bize bu kitabın kimin olduğunu söylemez. Ama Rilke olduğunu hemen anlarız. Yüzyılın en iyi şairi ondan başkası olamaz çünkü. Ayrıca, başkaları onun deli olduğunu düşünse de, Seymour kesinlikle haklıdır. Yalnızca Rilke okumak için bile Almanca öğrenmeye değer.
Rainer Maria Rilke’nin baş eseri sayılabilecek Duino Ağıtları, aşağıdaki dizelerle başlar.
Wer, wenn ich schriee, hörte mich denn aus der Engel
Ordnungen? und gesetzt selbst, es nähme
einer mich plötzlich ans Herz: ich verginge von seinem
stärkeren Dasein. Denn das Schöne ist nichts
als des Schrecklichen Anfang, den wir noch grade ertragen,
und wir bewundern es so, weil es gelassen verschmäht,
uns zu zerstören. Ein jeder Engel ist schrecklich.
Seslensem kim duyar beni melekler
katından? Ve biri çıkıp beni bağrına
basıverse bile, onun müthiş varlığı karşısında
erir giderim. Güzel dediğin korkunç olanın
başlangıcıdır çünkü, zor da olsa taşırız onu.
Ve hayran oluruz ona, bizi mahvetmeye
gönül indirdiği için. Her bir melek korkunçtur.
Biz de Rilke’nin karşısında böyle korkuyla karışık bir hayranlıkla dururuz. Onun şiirini taşımakta zorlanırız. Ama yine de okumaktan kendimizi alamayız. Çünkü yazdığı her satırdan ürkütücü bir güç yayılır. Sanki Rilke’nin değil de kutsal bir varlığın sesidir bizimle konuşan. Ağıtlar'ın melekleri gibi bu ses de, zamanın ve mekanın sınırlarına, varoluşun geçiciliğine meydan okur. İnsanoğlu meleklerin kusursuz varlığı karşısında nasıl boynunu eğiyorsa, biz de Rilke’nin şiiri önünde öyle diz çökeriz. Ve bırakırız güzelliğiyle bizi mahvetsin.
No comments:
Post a Comment